top of page

2016 - Güney Fransa (Cote d'Azur), Kuzey İtalya (Lago di Como)

Güncelleme tarihi: 7 May 2020



Bu seyahatin 2 önemli anısı var. Birincisi ekibin 3lü olarak yapacakları ilk geziydi. Daha önce ayrı ayrı Balkanlar ve Avrupaya motosiklet turu yapmışlardı bu sefer sürüşleri uyumlu mu? İhtiyaç halinde tolere etmeye hazırlar mı ? her şey merak konusuydu. Gerçi bu Blogtaki gelecek tarihleri gezi başlıklarını gördüyseniz bu soruların yanıtını tahmin etmişsinizdir. Motosiklet Ekibi bir arada 10 numara oldular.


İkinci önemli anısı ise Sitemizin adının bu gezide konulması idi. İlk gezi idi. Belki de tek olacaktı ve hedef ise İBER yarımadasını gezmekti. Gezideki en akılda kalıcı yer olarak da Pirene dağlarını motosikletlerimiz ile geçip, San Sebastian'a ( kek olan değil :P ) varmaktı. Dolayısı ile bu gezimize verdiğimiz isim, San Sebastianda denize dokunacağımız için Touch To Atlantic idi. Daha sonraki gezilerde baktık ki, durmuyoruz her yıl yeni bir büyük rota yapıyoruz, bu ismi evrilterek #TouchToWorld ya da kısaca #T2W demeye başladık.


Yine 10 gece 11 günlük bir rota planlamıştık. Ancak motorsikletlerimizi Pendikten Un-RORO'ya yükledikten ve gemi motorlarımızı Fransa / Toulon'a doğru taşımaya başladıktan sonra planımızı 4 gece 5 güne kısaltmak durumunda kaldık. Haliyle süre sebepli Rotamızı değiştirdik. İBER yarımadası yerine Marsilya'ya uçtuk, motorlarımızı #PortDeToulon limanından aldık Cote d'Azur (Güney Fransa) ve Lego Di Como (Como Gölü - Kuzey İtalya)'yı gezerek, İtalyanın Trieste limanında motorlarımızı UnRoRo'ya yükleyerek İstanbula geri gönderdik. Yeni kısa rotamızı aşağıdaki gibi belirledik.


- Marsilya (Fransa)

- Toulon (Fransa)

- Saint Tropez (Fransa)

- Cannes (Fransa)

- Nice (Fransa)

- Èze (Fransa)

- Monaco (Monako Prensliği)

- Monte Carlo (Monako Prensliği)

- Cenevre (İtalya)

- Como (İtalya)

- Lecco (İtalya)

- Bolzano (İtalya)

- Verona (İtalya)

- Trieste (İtalya)


Turumuzun özet filmi:

Motorlarımızı Pendik Limanında Un-RORO'ya yükledik. Gemi motorlarımızı Fransa'nın Toulon Limanına götürecek. Biz de Marsilya'ya uçup, Tren ile Toulon limanına gideceğiz.


İlk gün, Fransa #ToulonPort'tan motorlarımız teslim aldık ve Saint Tropez'de mola ardından Cannes'e sürdük. İlk konaklamamız Cannes'te oldu.


Ertesi gün Nice, Eze Village, Monaco ve Monte Carlo rotamızda ilerledik.


Motosiklet turlarında geçilen yerlerden alınan etiketleri, motorların çantasına yapıştırmak adettendir. bu sebeple hemen hemen her şehir kendi etiketini yapmıştır ve her köşede satılmaktadır. Haliyle hemen #EzeVillage + #Monaco + #MonteCarlo + #Nice etiketlerimizi motorumuza yapıştırdık.


Nice'yi bitirmek üzereyken çok sıcakladığımızı farkettik. Deniz kenarından sürüyorduk. Plajda durduk. Ama hazırlıksızdık, yani üzerimizde motorsiklet botu, pantolonu ve montu vardı. Ama çözümümüzde vardı :) Havlularımızı ve deniz şortlarımızı çıkardık. Havluyu belimize dolayarak deniz şartlarımızı giydik. Bunu #CotedAzur'un ortasında Cannes ile Nice arasında bir yerde yaptık :)

Mecbur hava sıcaktı, serinlemeliydik :)


#Nice'nin tepesinden aşağıda bakış


Lecco'da, Como gölü yakınındaki harika bir restorana #Frigerio'ya tavsiye üzerine gidiyoruz. Yediğimiz herşey muhteşemdi.


#Friferio'nun sahibi oldukça renkli bir kişi. Masamıza geliyor ve bizleri tanımak istediğini söylüyor. Bu esnadan sonra 20-30 dakika bize kuruluş hikayelerini ve Göl Kenarında evi bulunan ultra zengin kişilere teknesi ile yanaşarak, nasıl seçkin şaraplar pazarladığını anlatıyor. Harika bir sohbet oldu.


Özellikle #Tramisu'yu değişik yaptıklarını mutlaka denememiz gerektiğini söyledi. İnanılmaz lezzetli ve gerçekten değişikti.

2. gecemizde Lecco'da çok keyifli bir Butik Hotel'de kaldık. Sadece 7-8, sessizlik inanılmazdı. Çok huzurlu. Kahvaltıya indiğimizde yer dekorasyonu ilgimizi çekti. Bodrumdaki Şarap mahzeninin tavanını yani, restoranın tabanını Cam yapmışlardı. Şarapların dinlendirildiği yeri izleyebiliyorduk.


Sabah Lecco'dan Bolzano'ya hareket ettik. En heyecanlı sürüşümüz olacaktı. 2 tane PASS geçecektik. PASS dediklerimiz Dağ zirveleri aslında. Tabi bu zirvelere çıkmak ve inmek için geçilen virajlı ve riskli yollar sürüşümüze heyecan katıyor.


Diğer taraftan motorcular aralarında Alp'lerde kaçtane PASS geçtiklerini anlatmayı severler. ilk 2 Pass'ımıza doğru sürmeye başladık.


İlk PASS'ımız #PassoDelTonale veya #TonalePass idi. Tonale Pass, Kuzey İtalya'da Rhaetian Alpleri boyunca, Lombardiya ve Trentino arasında yüksek bir dağ geçididir. Valcamonica ve Val di Sole'yi birbirine bağlar. Kuzeydeki Ortler Alpleri ve güneydeki Adamello menzili ile sınırlandırılmıştır.


Retik Alplerini geçtik :)


Haliyle passo del Tonale tabelası ile fotoğraf çektirdik.


Kısa bir mola ardından yola koyulduk. Çünkü 2. PASS'ı da geçip #Bolzano'daki hotelimize karanlık çökmeden varmak istiyorduk. Yolumuz km olarak çok değil ama virajlar sebebiyle süre olarak uzundu. Ama çok eğleniyorduk. Kendimizi aşıyorduk. Motor tutkumuzu pekiştiriyorduk.


Hediefimizde 2. PASS'ımız #PassoMendola veya #MendelPass vardı. Mendel Geçidi, İtalya'daki Trentino ve Güney Tirol illeri arasında 1.362 metre yüksekliğindeki bir diğer dağ geçididir. Geçişe, Non Valley'deki Fondo kasabasında başlayan ve Bolzano şehrinin güneybatısında sona eren geçiş yolu ulaşılıyor.



Ve 2. PASS'ımızı da tamamlıyoruz. Tabi madalyalarımızı (yani dağ geçidi etiketlerimizi) hemen motorlarımıza yapıştırıyoruz.


2. Geçişi Murat ile Caner birlikte yaptılar. Serdar üstat ise İtalyan Racing motosiklet süren grubun arasına karışarak Passo della Mendola'yı onlarla geçti.


Olay şöyle gelişti, virajlı bir köşedeydik, yola bağlanacaktık. Önde Serdar üstat, arkasında Caner, en arkada da Murat yola katılmak için 8-9 motorsikletten oluşan Racing grubunun önümüzden geçmesini bekliyorduk. Çünkü onlar hızlı sürücülerdir. Muhtemelen daha da hızlı virajları almak için klasik kendilerini geliştirme antrenmanına çıkmışlardı.


Racingciler geçerken Serdar üstat bir anda gazı açtı ve tahminimce 4. motor olarak onların arasına katılı verdi. Kasklarımızdaki telsizlerden çok neşeli bir konuşma yaptık. Serdar üstat ben bu arkadaşların sürüş düzenini izleyerek ve aynı performansta bu dağ yolunun virajlarına gireceğim dedi ! O kadar hızlılardı ki telsizlerimizin mesafesi olan 2km anında dolmuş olmalıydı ki iletişim koptu.


Serdar üstadı ileride Bolzano'ya yakın MendelPass'ın sonunda bulacağımızı biliyorduk.


Murat ve Caner olarak MendelPass'ı usturuplu bir hızla geçtikten sonra bir dinlenme tesisinde Serdar üstatla buluştuk. Serdar Üstad racing grubunun arasında yer aldığı için ekip sürüşünü bozmamak için onların hızına ayak uydurduğunu söyledi. Bu yaptığı gerçekten büyük tecrübe isteyen bir şeydi. Çünkü racing motorlar o kadar hızlı ve keskin viraj alıyorlardı ki, motorlarla neredeyse asfalta yatmış kadar oluyorlardı. Hatta Serdar üstat bu virajlarda botlarını asfalta sürtecek kadar yatarak geçmişti.

Serdar beyin botlarındaki asfalta sürtünme izleri:


Bolzano'da geceledikten sonra, Verona üzerinden Triesteye doğru sürmeye devam ettik. Motorlarımızın Verona pozu:


İtalya'nın, #Tireste portundan motorlarımızı Un-RORO gemisine yükledik. Bu sefer motorlarımızın yanında bir de yol arkadaşı vardı. bir futbolcumuzun, fabrikadan yeni çıkan #Lamborghini'si yüklenmiş İstanbul'a gemi ile geliyordu.


 
 
 

Comments


bottom of page